Hoşgeldiniz
Tedavi Felsefesi
Salgınlar adina yapilan testler, pozitif test edilmiş olsun ya da olmasın, bu salgınlar, geçtiğimiz yıllarda duyularımızı ve duygularımızı, ruhumuzu ve toplum şuurumuzu zapt etmis durumda idi ve de etmeye devam edecek, ve de bu son olmayacak. Maskenin altında hiçbir şeyin kokusunu ve tadını alamadık, yüz ifadelerimizi de okuyamıyor olduk artık! Bununla birlikte, doğamıza daha bir çok müdahale olacak.
Tüketim toplumu zaten ruhlarımıza elini atti bile! Peki şuurumuz bunlara nasıl cevap verecek? Geriye hangi duyular kaldı? “Zeitgeist” yani devrin ruhu bizden bağımsız mı? Onu teşvik ediyor destekliyor muyuz?
Cevap: Maneviyat bir çözümdür. Spiritüalite. Iman. İptidai güven. Güncel erotizm yani insani ilişkiler, gülümsemek, tebessüm, insanlar ile şakalaşmalar, bir başka cevap. Ama artık birbirimize elimizi dahi vermez hale geldik. Dikkatlice (uyanıkca) düşünebilmek için (seyrütemasa, manevi temasa, tetkik) özgür bir zihne ihtiyac vardır. Bunun için de pek çok kaynak mevcuttur, ve onları kullanmazsak, kuruyup kaybolurlar.
Sağlığımız değerli bir servet, bir insan hakkıdır, sağlığımızı patent ettirmelerine izin verebilir miyiz? Sağlık bu mu? Hastalıksız olmak?, hastalıksız yasam yasam mı?, Tüm insanlık olarak çevremize, aile üyelerimize, arkadaşlarımıza ve komşularımıza ve bozulmamış bir doğaya, bozulmamış, sağlıklı bir hayvan ve bitki dünyasına bağlıyız.
Bağırsaklarımızın mikrobiyomu ve viromu bağışıklık sistemimizin önemli bir parçasıdır. Her insanın kendine özgü bir bağışıklığı vardır, hatta hatta ta kendisidir, bu nedenle “iç hayvan dünyamızın” önemli bir parçasıdır. Onlara iyi davranırsak kendimize de iyi davranırız. Biodinamik (Demeter) yiyecekler yersek, çevremize de katkıda bulunuruz. Organel mitokondri, örneğin hücrelerimizde, simbiyotik bir şekilde, anneden çocuğa geçerek bir parçamız haline gelmiştir ve her gün ağırlığımız kadar ATP üreterek bize hizmet etmektedir.
Yani enerji kaynağımızdır. Plasentadaki sinsityotrofoblast tabakası iptidai bir RNA virüsü tarafından oluşturulur ve anne adayının anne karnındaki çocuğunu tolere etmesine izin verir. Evet, DNA’mız bile% 90’ın üzerinde viral RNA’dan oluşuyor. Bakterilere ve virüslere yapılan saldırılar (insanlık bu dünyadaki virüslerin yalnızca% 1’ini biliyor) er ya da geç, geri dönülmez bir şekilde sosyal sağlığımızı yok edecektir (patojenetik yaklaşım).
Bu nedenle, salutojenik yaklaşımı sürdürmek önemlidir.